Bazı kıyafetler var ki sadece üzerimize giydiğimiz kumaş parçası değil… İçine girdiğimizde, ruh halimizi değiştiren, kendimize dair algımızı tazeleyen küçük sırdaşlar gibi. İşte iç çamaşırı da tam olarak böyle bir şey benim için. Dışarıdan kimsenin görmediği ama kendimi en çok hissettiğim parçalar. Hani bazen sadece kendin için süslenirsin ya… Aynı o duygu gibi. Kendin için, kendine rağmen ve bazen kendini yeniden hatırlamak için…
Yıllar önce, ilk defa kendime özenerek bir iç çamaşırı aldığımda hissettiğim şey hâlâ hafızamda taptaze. Rengiyle, dokusuyla, üzerime oturmasıyla… Sanki kendimle barış imzalamış gibi hissetmiştim. Abartıyor muyum? Belki. Ama iç giyim, insanın en mahrem alanında kendine nasıl davrandığını gösteren bir ayna bence. Özellikle de o dönemler, kendimi dış dünyaya göstermekten çok, iç dünyamda iyileşmeye çalıştığım zamanlardı.
Çünkü bu iş sadece “giyinmekle” alakalı değil. Ruh halinle, bedeninle, hatta o günkü enerjinle doğrudan ilgili. Kendini şımartmak, günün temposuna inat küçük bir kaçamak yapmak gibi… Mesela sabah erkenden uyanıp aynaya bakmadan giyinip çıktığın günle, özenle seçtiğin bir çamaşır takımıyla çıktığın gün arasında dağlar kadar fark oluyor. Bunu yaşayan bilir.
Bir keresinde, iş görüşmesine giderken bile kendime güzel bir takım iç çamaşırı seçtiğimi hatırlıyorum. Kimse görmedi, kimse bilmedi. Ama ben o gün kendimi daha dik, daha özgüvenli hissettim. Sanki içten içe "Ben buna hazırım" demek gibi bir şeydi.
Bir şeyin güzel olması için mutlaka pahalı olması gerektiği fikrine hiç inanmadım. Aksine, indirim dönemlerinde yakaladığım parçalarla gardırobumu yenilemek bana daha çok keyif veriyor. Çünkü o zaman hem cüzdanım mutlu, hem ben. Hele ki bazı markalar var ki, kaliteyi ucuza sunabiliyorlar. O yüzden, ara ara yakaladığım “indirimli iç çamaşırı” fırsatları sayesinde, kendime küçük sürprizler yapmayı alışkanlık haline getirdim.
Üstelik artık bunu sadece kendim için değil, kız kardeşim ya da yakın arkadaşım için de yapıyorum. Çünkü her kadının buna ihtiyacı olduğuna inanıyorum. O küçük mutluluk anına…
Hayır, hiç de değil. Elbette kaliteyi belirleyen birçok faktör var; kullanılan kumaş, dikiş kalitesi, tasarım vs… Ama ben defalarca şahit oldum ki, çok uygun fiyata alınan bazı iç çamaşırları, yıllarca dayanabiliyor. Hatta bazı markaların fiyat/performans oranı şaşırtıcı derecede iyi. Önemli olan doğru yerden, doğru zamanda alışveriş yapmak.
Birkaç ay önce, evde geçirdiğim bir Pazar sabahı kahvemi alıp internette gezinirken rastladım o kampanyaya. O kadar güzel ürünler vardı ki, hem renkler hem kesimler… Bedenime ve tarzıma uygun birçok modeli sepete ekledim. Hatta içlerinden biri hâlâ favorim. Üzerime giydiğimde pamuk gibi bir his veriyor, sanki yok gibi. Hani derler ya, “İyi iç giyim kendini unutturur ama etkisi kalır” diye… Tam da öyle bir şey!
Bazen kendimize çok yükleniyoruz. Yeterince güzel değilim, bu yakışmadı, o olmadı… Halbuki küçük bir kampanya bile bir kadının gününü güzelleştirebilir. Kendini değerli hissettirebilir. O yüzden sık sık online mağazaları takip ediyorum. Özellikle “iç çamaşırı kampanyası” dönemlerinde radarım açık.
Birçok arkadaşım gibi ben de fiyat karşılaştırması yapmadan almam. Bu nedenle hem kaliteyi hem estetiği bir arada sunan yerler benim için altın değerinde. Geçen ay, tamamen tesadüfen denk geldiğim stilimon.com'da inanılmaz güzel bir kampanyaya denk geldim. Hem fiyatlar uygundu hem modeller göz alıcıydı. Siparişim ertesi gün geldi. Kutuyu açtığım an, o kumaşların zarifliğini görür görmez “İyi ki almışım” dedim. Sadece giydiğimde değil, baktığımda bile içim ferahlıyor.
Bu konuda küçük bir gözlemimi paylaşmak istiyorum. Özellikle kendine güven sorunu yaşayan kadınlar, çoğu zaman dış görünüşe fazla yükleniyor ama içten gelen o “ben iyiyim” hissini atlıyorlar. Bu his de genelde içten dışa doğru gelişiyor. Ve iç giyim, bu süreçte o kadar güçlü bir etkiye sahip ki! Bazen sadece bir dantel detay, bazen tenine değen yumuşak bir kumaş… Tüm bunlar psikolojik olarak da seni yukarı taşıyor.
Sabah koşusuna çıktığım günlerde bile, vücudumu saran, nefes alan, rahat bir iç çamaşırı seçmek günün tamamına etki ediyor. Spor yaparken, işe giderken, hatta evde uzanırken bile üzerimde taşıdığım o küçük ama etkili parçalar bana “Ben buradayım” dedirtiyor. Kendini tanıyan bir kadın için uygun fiyatlı iç giyim, lüks değil; hak.
Günümüzde sosyal medyada gördüğümüz tüm o "mükemmel" vücutlar ve pürüzsüz ciltler arasında, gerçekliğini korumak zor ama işin sırrı kendinle barışmakta. Ve bu barış bazen dantelli bir braletle, bazen sade bir pamuklu slip ile mümkün.
Bu yazıyı okurken belki sen de içinden geçirdin: “Ben ne zamandır kendime böyle bir güzellik yapmadım?” Cevap her ne olursa olsun, unutma ki iç çamaşırı sadece giydiğin bir parça değil, hissettiğin bir hâl. Kendine bir iyilik yap. Gardırobunun gizli kahramanlarını güncelle. Bedenini sarıp sarmalayan, sana “Sen güzelsin” diyen parçaları hayatına kat.
Kim bilir, belki de şimdi o küçük alışverişin tam zamanıdır. Haydi, sen de kendine minik ama anlamlı bir hediye ver. Çünkü gerçekten hak ediyorsun.
Hazırsan, bir sonraki yazıda da iç giyimde renk psikolojisine göz atalım mı? Ya da “iç çamaşırıyla gelen özgüven” üstüne sohbet edelim? Yorumlarda buluşalım ?
TR
EN
